Zihnin Yapısı

Zihnin Yapısı

“Gerçek bilgi Saf Kaynak’tan gelir, hiç kimseye ait değildir, telif hakkı En Yüce Zeka’ya aittir.”

Evren bir bütündür ve her bir zerre kozmik olarak birbirine bağlıdır. İnsan da bir bütündür ve Ruh, Zihin, Beden bütünlüğü içinde birbiri ile etkileşim halindedir. Zihni, Bedeni, Ruhu birbirinden ayrı tutmak, ayrı ele almak mümkün değildir. Her birinin ayrı bir işlevi vardır ve bir bütün içinde birlikte çalışır.

Zihin

Zihni daha iyi anlamak için Bilinçli zihin ve Bilinçaltı Zihin olarak ele almak konuyu daha anlaşılır hale getirir.

Bilinçli Zihin, kimi kaynaklara göre %5, kimi kaynaklara göre ise zihnin % 12’sini oluşturduğu tahmin edilir. Bilinçli zihin, bilinçaltından farklı olarak karar alır, doğru ve yanlışı birbirinden ayırır. Bilinçaltı ise, sadece emirleri uygular.

Burada en önemli nokta zihnin inanç olarak algıladığı şey, tam olarak bilinçaltımızın inançları değildir. Örneğin, belirli bir konuda kendimiz ile ilgili bizi kısıtlayan bir inanca sahip olmadığımızı düşünürüz ve bu bize mantıklı gelmez. Gerçekte inandığımızı düşündüğümüz bir şeyin tam tersi bilinçaltımızda kayıtlı olabilir ve hayatımızı olumlu ya da olumsuz yönde etkileyebilir.

Bilinçaltı Zihin, kimi kaynaklara göre zihnin %88’ini, kimi kaynaklara göre %95’ini kapsadığı belirtilmektedir..

  • Tüm anılarımızı, alışkanlıklarımızı, inançlarımızı, özelliklerimizi, kendi görüşümüze dair algımızı kapsar, bedensel işlevleri kontrol eder. Ana rahminden ölene kadar doğru/yanlış ayırt etmeden bütün anıları kaydeder ve depolar, hiç bir şeyi silmez.
  • Atalardan gelen genetik özellikler olduğu gibi atalarımızın deneyimleri, olumlu/olumsuz inanç kayıtları da yer alır.
  • Genellemeler yaparak benzer konular ve düşünceler arasında bağlantılar kurar. Örneğin, bir kedi ile yaşadığı olumsuz bir deneyimi bütün kedilere genelleyerek bir fobi yaratabilir. Çoğu zaman o deneyim unutulsa bile bilinçaltı unutmaz.
  • Kişiyi korumak için çözüme ulaşmamış, olumsuz deneyimleri bastırır; fakat bu deneyimler ile ilgili ortam ya da olaylar yaratır. Örneğin, yaşanan taciz olayını bastırır fakat kişinin kirlenmişlik hissini temizlik takıntısı ile dışa vurabilir.
  • Tüm duygularımızın kaynağı ve bulunduğu yerdir. Bir çok davranışlarımızın altında duygular yatar. Olaylar ile duygular arasında bağlantılar kurar ve anlam yükler. Yüklenen anlamlar davranışlarımızın altında yatan gerçek nedenleri oluşturur. Bir davranışı değiştirmek için ona yüklenen anlamı dikkate almadığımızda o davranışı değiştirmek pek mümkün değildir.
  • Bedenin bütünlüğünü korur. Kalbin atışı, nefesin alınması, sistemlerin uyumlu çalışması gibi bütün bedenin işleyişini sürekli kontrol eder.
  • Kişiyi her türlü tehlikeye karşı korumak için programlanmıştır. Tehlikenin gerçek ya da hayali olup olmadığı ayrımını yapmaz. Bunun için aynı hatayı tekrar yapmamamız için mutlu anılarımızdan çok mutsuz anılarımızı getirir.
  • Kişinin kendi benliğinin değerini tehdit altında hissederse kendi değerini artırmaya odaklanmak yerine başkalarını değersiz kılıcı duygu, düşünce ve davranışa yönelebilir.
  • Bilinçli ya da bilinçsiz görülen her davranışın altında mutlaka bilinçaltı bir motivasyon vardır.
  • Bilinçaltı bir bahçe gibidir. Hangi düşünceyi ekerseniz onu biçersiniz. Örneğin, çocukluğunda anne- baba, aile bireyleri ya da çevrenin kişiye karşı davranışları nasılsa onları benimseyip aynısını yansıtabilir. Aynı zamanda çocuk anne karnında iken anne ve babanın duygu ve düşüncelerini kendi duygu ve düşünceleri şeklinde algılayıp sahiplenebilir. Bilinçaltı, bu ekilen düşünce ve inanç programları ile kendini nasıl algılarsa kişi davranışlarını bu algılar doğrultusunda belirleyebilir. Özetle, içeride ne varsa dışarı da o yaratılır. (Sebep – Sonuç Yasası)
  • Alışkanlıklar oluşturur ve değişimi, yeniliği sevmez. Bir kez doğru olduğunu kabul ettiği bir inanç edindikten sonra o inancı destekleyen bilgiler dışındakilere karşı kendini kapatır. Geçmişte verdiği tepkileri olaylar farklı olsa da devam ettirir.
  • Bilinçatında gerçek olarak kabul edilen bir inanç başka bir inanç ile değiştirilinceye kadar olduğu gibi aynı kalır.

Beden; Yaşamın görünen somut biçimi olan Beden, her an bilinçaltımız tarafından otomatik olarak gönderilen programlanmaya cevap verir.

Ruh; Antik çağda nefes olarak tanımlanan Ruh kelimesinin sözlük anlamı; canlılığı sağlayan, maddesel olmayan varlık olarak belirtilmektedir.